BioShock Infinite: ...
 
Paylaş:
Bildirimler
Tümünü Sil




BioShock Infinite: Burial at Sea Bölüm 1 İnceleme

1 Yazılar
1 Üyeler
0 Beğeni
1,019 Görüntüleme
(@oguz)
Gönderiler: 497
Asil Üye
Konuyu başlatan
 

BioShock Infinite: Burial at Sea Bölüm 1 İnceleme

2013’e damgasını vuran oyunlardan BioShock Infinite, hiç şüphesiz ki The Last of Us ve GTA 5 ile birlikte yılın oyunu adaylarından en güçlüsü. Yarattığı evren, yeni oynanış mekanikleri ve harika hikayesiyle oyuncuları büyüleyen BioShock Infinite’in hikaye DLC’si duyurulduğunda herkes doğal olarak heyecanlanmıştı. Burial at Sea adındaki DLC’nin detayları açıklandığındaysa bu heyecan daha da büyüdü.
[video=youtube]

BioShock Infinite’teki iki ana karakterimiz Booker ve Elizabeth, Burial at Sea’de de yerlerini olduğu gibi koruyorlar. Ancak mekanımız Infinite’teki gibi gökyüzünde değil. Burial at Sea ile birlikte denize gömülü şehrimiz Rapture’a geri dönüyoruz. Dolayısıyla hikaye de ana oyuna göre daha farklı. DLC, Elizabeth’in Booker’ın dedektiflik bürosuna gelmesiyle ve kayıp bir kızı bulmasını istemesiyle başlıyor. Daha önceden açıklandığı gibi film noir tarzında bir açılış yapan Burial at Sea, bu atmosferi devam ettirmiyor. Sonrası ilk iki BioShock oyununda alışık olduğumuz atmosfere daha yakın.
İlk iki BioShock oyunu dedim ama durum tam olarak böyle değil. DLC, Rapture’ın bozulmaya başlamadan önceki son gecesinde geçiyor. Bu zaman diliminin Burial at Sea’ye katkısı olsa da beklediğim gibi hikayeye aktarılamamış. Tahmin ettiğimin aksine Rapture’ın bozulmasına tam anlamıyla tanık olamıyoruz. Bunların getirdiği sonuç olarak evrenin altı biraz boş kalmış. Bu konuda biraz hayal kırıklığı yaşasam da işin güzel tarafları da var. Örneğin Big Daddy’lerin hangi amaçla yapıldığına çıplak gözle tanık olabiliyor ve Little Sister’ların nasıl ortaya çıktığını görebiliyoruz.

Hikaye anlatımının BioShock Infinite’in altında olması DLC’nin beni üzen noktalarından bir diğeri oldu. Kayıp bir kızı aradığımız hikayede genel gidişat aynı şekilde ilerliyor. Bu yüzden de Booker ve Elizabeth’in konuşmaları dışında hikayeyi hissedemiyorsunuz. Bu diyaloglar sayesinde evrenin arka planı dolduruluyor. Ancak bu konuşmalar hikayedeki boşluğu gidermeye yetmiyor. BioShock Infinite’te sağlam bir ana hikaye, bunun üstüne Booker ve Elizabeth arasındaki ilişki, maceranızda karşılaştığınız diğer yan karakterler gibi detaylar oyunun hikayesini mükemmel kılmıştı. Burial at Sea’deyse kayıp kıza ne olduğu pek de umurunuzda değil. Haliyle DLC bazı noktalarda BioShock’a yakışmayacak bir ‘ilerle adam öldür’ şeklinde gidiyor. Fakat DLC’nin sonunun çok iyi olduğunu söylemeliyim. Durgun giden hikaye son on dakikada tüm kozlarını ortaya döküyor. Ancak hikayenin sonu her ne kadar çok güzel olsa da genel gidişatı kurtarmaya elbette yetmiyor.

 
Gönderildi : 23 Ağustos 2016 05:38
Paylaş:

❕Site tanıtımınızı farklı bir sitede de tanıtmak isterseniz buraya tıklayın.❕