Call of Juarez: Gunslinger İnceleme

Call of Juarez ilk çıktığında özgün hikaye sunumu ve vahşi batı ortamıyla dikkatleri üzerine çekmişti. Her ne kadar oynanışıyla ilgili belli başlı problemleri olsa da bu onu kalitesiz bir oyun haline getirmiyordu. Ama oyunun bir klasik olmadığı da gerçekti. Ardından çıkan Call of Juarez 2: Bound in Blood'la hem hikayedeki güzel göndermelere devam edildi, hem de oynanış çok daha kaliteli ve rafine bir hale geldi. Son zamanların en kaliteli vahşi batı oyunlarından biri olan Call of Juarez 2, sanırsam çok satmamış olacak ki serinin üçüncü oyunu vahşi batı temasından çıkma kararı aldı. Call of Juarez: The Cartel ile modern zamanlara geçiş yapan oyun; serinin ve hatta çıktığı senenin en kötü oyunları arasında gösterildi. Bizler, serideki bu gereksiz modern zamanlara geçme çabasını anlamaya çalışırken yapımcı firma Call of Juarez: Gunslinger'ı duyurdu. Ancak Gunslinger'ın serinin diğer oyunlarına göre bir farkı vardı. Kendisi kutulu olarak satılmayacaktı, sadece dijital olarak satılacaktı. Yani PSN, XBLA ve Steam gibi platformlardan oyunu, normal kutulu oyunlara göre daha düşük bir ücretle edinebilecektik. Bunu ilk duyduğumda seri için karar verilen bu küçülme operasyonunun Gunslinger'ın kalitesine zarar verip vermeyeceğini merak etmiştim. Gelin bakalım bu merakım ne yönde kendine cevap bulmuş.

"Ben Amerika'dayken..."

Gunslinger, özgün bir sunuma sahip, eğlenceyi ön plana koyan bir FPS. Düşmanlarınızdan gelişmiş bir yapay zeka bekleyeceğiniz türden bir oyun değil. Tam anlamıyla sade ve öz bir "Shooter". Genelde ilerle-öldür-ilerle teması üzerine kurulmuş bir yapısı var. Fakat bu yukarıda saydığım özellikler (özellikle mizah gücü) Gunslinger'ı diğer oyunlar arasından parlayan bir yıldız gibi çıkış yapmasını sağlıyor. FPS seven veya eğlence arayan bir oyuncuysanız Gunslinger'ı denemeden es geçmeyin. Özellikle Steam üzerinde 15 dolar gibi bir fiyata satılıyorken. Üstelik oynanış süresinin de sizi tatmin edecek uzunlukta olması, oyunu daha da cazip hale getiriyor.