İnsanoğlu... İtiraf edelim, hepimiz hırslı ve istediklerine sahip olmak için elinden gelen her şeyi hatta daha fazlasını yapabilecek canlılarız. İdeallerimiz uğruna, ahlaki veya etnik kuralları hiçe sayabilir, insan hayatına çöp gözüyle bakabiliriz. Hedefimiz önünde duranların ise vay hallerine. Karşımızda duran insan ya da kavramfark etmez, gazabımızı tadar. Çünkü, insanoğlu açtır.
İşte içimizde dinmeyen bu nefret sebebiyle, yeni bir nükleer savaş başladı. Bizler, sahip olmayı arzuladığımız topraklar yerine yeraltında yaşamaya mahkum edildik. Ülkeler, günlük bir işmiş gibi nükleer bombaları birbiri ardına ateşledi ve tam göbeğinde bulunduğumuz nükleer kıyamet, doğa ananın biz insanlardan öcünü almasına neden oldu. Uçsuz bucaksız maviliğe sahip denizler kavruldu ve yeşile bürünmüş ormanlar yanarak kül oldu. Radyasyon yüzünden dünya yüzeyi yaşanılamaz bir çehreye bürünmüştü ancak, medeniyet son anda insanlığın imdadına yetişmişti. Gelişmişliğimizin simgesi olan metrolar, yeni evlerimiz olmuştu.